Balabanın Kısa Tarihi
Balabanın Kısa Tarihi
Müzik aletleri, dünya medeniyetleri arasında var olmuş ve halen devam eden ilişkilerin en güzel örneğidir. Bir müzik aletinin geçmişine indiğimizde halklar arasındaki ortak tarihi görür ve bundan yola çıkarak o aletin hangi dönemlerden geçtiğini anlarız. Balaban da uzun yıllardan bu yana pek çok dünya halkları tarafından severek kullanılmış bir çalgı aletidir.
Gelin, balabanın geçmişten günümüze tarih serüvenine kısa bir göz atalım.
Balabanın Kökeni
Balaban, Azerbaycan’da yaygın olarak çalınan bir çalgı aleti olarak bilinir. Azerbaycan halkının en eski halk müziklerinde balabanın izlerine rastlamak mümkündür. İki anlamsal heceden oluşur; bala ve ban. Bala, aletin düşük ses aralığına sahip olması nedeniyle Azerbaycan Türkçesinde ‘küçük’ anlamını ifade eder. Ban ise ‘ses’ anlamına gelir. Azerbaycan’ın farklı bölgelerinde ‘mey’, ‘duduk’, ‘balaman’ olarak da bilinmektedir.
Balaban çalgısı ile aynı adı taşıyan müzik aletleri İran’da da oldukça yaygındır. Yapı olarak ise ülkemizde bilindik bir çalgı aleti olan meye benzemektedir. Lezgi halkı da halk müziklerinde balabana yer verir. Azerbaycan’ın aksine Lezgi balabanının üst kısmına tek kesikli bir dile sahip kamış takılır. Aynı şekilde Özbekistan, Tacikistan gibi ülkelerde de tek kesikli kamış kullanılır.
Benzer olarak, Ermenistan’da da balabana benzer duduk, Gürcüstan’da ise duduki kullanılmaktadır. Gürcülerin bu çalgı aletini Doğu ülkelerinden aldığı bilinmektedir. Ermenistan kendini balabanın vatanı olarak tanıtmaya çalışsa da aslında aletin gövdesinin yapımında kullanılan kayısı ağacının Latince’de ‘Armeniaca’ anlamına gelmesi nedeniyle bir kelime benzerliği olmuştur. Ancak buna rağmen balabanın kökeni, Çin kaynaklıdır.
Türklerde Balaban
Balabanla aynı özellikleri taşıyan aletler, Çin, Kore, Japonya gibi ülkelerde yaygın olarak kullanılmıştır. Kaynaklara göre Çinliler Guan Uygurlarından bu aleti öğrenmiş ve Kore ve Japonya’ya da yine Çinlilerden yayılmıştır. Bir diğer anlamda, balaban ve buna benzer aletler, Türk grubunun eski halklarının sıklıkla yaşadığı Çin Sincan Uygur Özerk Cumhuriyeti merkezlidir. Bu da onu gösteriyor ki, Anadolu’dan Uzak Doğu’ya kadar geniş bir alanda halklar arasında sıkı bir kültürel ilişki olmuştur. Dolayısıyla UNESCO’nun Dünya Somut Olmayan Mirası olarak tanınan balabanın bir Ermeni ‘duduku’ olması tezi, tamamen yanlıştır.